Tabulara Neden Dokunulamıyor? İnsanlar Bu Konuları Neden Dile Getirmekten Çekiniyor?

0

Tabular, bir toplumun sosyal yapısını oluşturan derin normlardır. Bu normlar, o kadar köklü ve dokunulmazdır ki üzerine konuşulması bile cesaret gerektirir. İnsanların tabulara karşı neden sessiz kaldığı, neden bu konuları dile getirmekten çekindiği pek çok açıdan değerlendirilebilir. Bu yazıda, toplumların tabularına dokunamamasının arkasındaki nedenleri 9 ana başlık altında inceleyerek daha derinlemesine ele alacağız.

1. Kültürel ve Dini Normların Etkisi

Kültürel ve dini normlar, tabuların oluşmasında en güçlü faktörlerden biridir. Her toplumun kendine özgü değerleri, inançları ve bu inançların kutsallığı vardır. Özellikle dinin toplumdaki rolü büyüdükçe, dini konulara dair tabular da daha güçlü hale gelir. Din, insanların yaşamlarına yön verirken, tartışılması neredeyse imkânsız olan "kutsal" kavramları beraberinde getirir. Örneğin, İslam dünyasında peygamberler hakkında yapılan eleştiriler ya da dini sembollerin sorgulanması çoğu zaman büyük bir tepkiyle karşılanır.

Kültürel tabular da benzer bir işlev görür. Örneğin, Hindistan’da inek kutsaldır ve bu inancın sorgulanması bir tabu olarak kabul edilir. Bu tür kültürel ve dini tabular, toplumda insanların belirli konular hakkında özgürce konuşmasını engeller. Çünkü bu konulara dokunmak, toplumun kutsal saydığı değerlerle çatışmak anlamına gelir ve bu çatışma sosyal dışlanma ya da daha ciddi yaptırımlara yol açabilir.

2. Psikolojik Korkular ve Suçluluk Duygusu

Tabuların bir diğer önemli nedeni, bireylerin psikolojik korkularıdır. Çocukluktan itibaren bize öğretilen inançlar, değerler ve kurallar, kimliğimizin bir parçası haline gelir. Bu kimliği sorgulamak, insanın kendisiyle bir çatışmaya girmesine neden olabilir. Özellikle tabu konulara dokunmak, bireyde suçluluk ve korku yaratabilir. Cinsellik, ölüm, din gibi konular, toplumsal yapıda o kadar derin yer etmiştir ki bu konulara dair düşünceler geliştirmek bile bireyin zihninde rahatsızlık yaratır.

Bu psikolojik korku, bazen "gizli tabu" dediğimiz konulara da yansır. Örneğin, aile içinde cinsellik konuşulmayan bir konudur. Ancak birey bu konuyu düşündüğünde bile suçluluk hisseder çünkü yıllarca bu konuda sessiz kalması öğretilmiştir. Dolayısıyla birey, kendi içsel dünyasında bile tabu konularını dile getirmekten kaçınır.

3. Toplumsal Linç ve Dışlanma Korkusu

Toplumsal baskı, insanların tabu konulara dokunmaktan çekinmelerinin en belirgin nedenlerinden biridir. Bir birey tabu bir konu hakkında konuştuğunda, toplumun geri kalanından büyük bir tepki alabilir. Bu sadece sözlü tepkiyle sınırlı kalmaz; birey, toplumsal linçle karşı karşıya kalabilir, sosyal çevresinden dışlanabilir ve hatta kariyerinde sorunlar yaşayabilir. Özellikle sosyal medya çağında, linç kültürü hızla yayılmaktadır.

Bu korku, bireylerin toplumsal uyum arayışlarıyla da bağlantılıdır. Bir grup içinde kabul görmek, bireyler için önemlidir. Ancak tabu bir konuda farklı bir görüş dile getirmek, o bireyin grup dışına itilmesine neden olabilir. Bu dışlanma korkusu, bireylerin kendilerini koruma refleksi geliştirmelerine neden olur ve tabu konular hakkında sessiz kalmayı tercih ederler.

4. Ailevi ve Sosyal Çevre Baskısı

Aile, bireyin toplumsal normları öğrendiği ilk yerdir. Aile içinde öğretilen değerler, bireyin yaşamı boyunca taşıdığı inançların temelini oluşturur. Ailede tabu olarak kabul edilen konular, bireylerin yetişkinlik dönemlerinde de etkili olur. Örneğin, cinsellik, dini inançlar veya politik görüşler hakkında konuşmak, birçok ailede tabu olarak kabul edilir. Bu tür konular üzerine konuşmak, aile ilişkilerinin bozulmasına ve bireyin ailesi tarafından dışlanmasına yol açabilir.

Aile dışında da, bireyin sosyal çevresi üzerindeki baskı güçlüdür. Birey, arkadaş gruplarında, iş ortamında veya daha geniş sosyal çevresinde kabul görmek ister. Ancak tabu konuları dile getirmek, bu çevrelerden dışlanma riski taşır. Sosyal çevre tarafından kabul görmek, bireyler için önemli bir ihtiyaç olduğundan, bu tür konuları dile getirmekten kaçınırlar.

5. Siyasi ve Ekonomik Çıkarlar

Tabular sadece bireysel ya da toplumsal korkulardan değil, aynı zamanda güç odaklarının çıkarlarından da kaynaklanır. Siyasi liderler, belirli tabuların korunmasını, kendi güçlerini devam ettirmek adına kullanabilirler. Örneğin, bir otoriter rejimde, hükümeti eleştirmek veya liderin kararlarını sorgulamak bir tabu olabilir. Bu tabuların korunması, mevcut iktidarın gücünü pekiştirir ve toplumsal direnişi engeller.

Ekonomik çıkarlar da tabuların oluşumunda önemli bir rol oynar. Örneğin, büyük şirketler çevresel etkileri veya işçi hakları gibi konuların tabu haline gelmesini sağlayarak, kamuoyunun bu konular üzerinde baskı kurmasını engelleyebilirler. Bu tür tabular, ekonomik baskılar ve çıkarlar doğrultusunda şekillenir.

6. Eğitim ve Eleştirel Düşünce Eksikliği

Eğitim sistemi, bireylerin tabu konulara yaklaşımlarını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Ancak birçok toplumda eğitim, tabu konuların üzerine gitmektense bu konuları geçiştirmeyi tercih eder. Eleştirel düşünme becerilerinin yeterince geliştirilmemesi, bireylerin bu konuları sorgulamalarını zorlaştırır.

Eleştirel düşünme eksikliği, bireylerin toplumsal normları sorgulamadan kabul etmelerine neden olur. Bu durum, bireylerin tabulara karşı sessiz kalmasına ve bu konuları tartışmaktan kaçınmasına yol açar. Eğer eğitim sistemi eleştirel düşünceyi teşvik ederse, bireyler tabuların üzerine gitmekten korkmazlar ve bu tür konular daha özgürce tartışılabilir hale gelir.

7. Toplumsal Travmaların Etkisi

Geçmişte yaşanan travmalar, bazı tabuların oluşmasına neden olur. Savaşlar, soykırımlar, baskıcı rejimler gibi olaylar, toplumların hafızasında derin izler bırakır. Bu tür travmatik olaylar, toplumlar tarafından unutulmak istenir ve bu nedenle bu konular tabu haline gelir. Bu olayların üzerine konuşmak, eski yaraları açmak anlamına gelir ve bu yüzden bireyler bu tür konuları dile getirmekten çekinir.

Örneğin, bazı ülkelerde soykırım ya da iç savaş dönemleri hakkında konuşmak bir tabu olabilir. Bu tür konular, toplumsal hafızada derin bir travma yaratır ve toplum bu konuları tartışmak yerine unutmayı tercih eder.

8. Statü ve Güç Koruma İsteği

Bazı tabular, toplumdaki belirli grupların statülerini koruma arzusuyla güçlendirilir. Özellikle ataerkil toplumlarda, cinsiyet eşitsizliği gibi konuların tabu haline gelmesi, erkek egemen yapının korunmasına hizmet eder. Bu tür tabular, güç sahibi grupların çıkarlarına hizmet eder ve bu nedenle bireylerin bu konuları tartışması engellenir.

Güç sahibi gruplar, tabuların sorgulanmasını istemezler çünkü bu, mevcut düzenin sarsılmasına neden olabilir. Bireylerin bu tabulara dokunması, güç dengelerini tehdit eder ve bu nedenle toplumsal baskı yoluyla bu tabular korunur.

9. Çatışma ve Stresden Kaçınma İsteği

İnsanlar doğası gereği çatışmadan kaçınma eğilimindedir. Tabu konular, genellikle toplumda büyük tartışmalara ve hatta bölünmelere yol açabilecek hassas konulardır. Bir birey tabu bir konuda görüş bildirdiğinde, çevresindekilerle çatışma yaşama riski taşır. Bu tür çatışmalar, sosyal ilişkileri olumsuz etkileyebilir ve birey üzerinde stres yaratabilir.

Bireyler, sosyal uyumu korumak ve çatışmalardan kaçınmak adına tabu konular hakkında sessiz kalmayı tercih ederler. Bu, aslında bir tür "rahatlık bölgesi" yaratma isteğidir. Tabular hakkında konuşmak, bireyin bu rahatlık bölgesinden çıkmasına ve sosyal ilişkilerini tehlikeye atmasına neden olabilir.

ÖZETLE; Tabular, toplumların dokunulmaz kabul ettiği, kökleri derinlere uzanan konulardır. Bu konulara dokunmak, birey üzerinde sosyal, psikolojik ve ekonomik anlamda büyük bir baskı yaratabilir. Ancak tabuların yıkılması, toplumların daha açık, özgür, hoşgörülü olması ve gelişimi için gereklidir.

Tabuların aşılması, bilgi ve bilinçlenme yoluyla mümkündür. Bireyler, sorgulama yeteneklerini geliştirdikçe ve farklı görüşlere açık oldukça, toplumlar da tabuların baskısından kurtulabilirler. Bu süreç, uzun ve zorlu bir yolculuk olabilir, ancak bireylerin özgürleşmesi ve toplumsal gelişim adına kaçınılmazdır.

Tabuların doğruluk payı, kültürel, sosyal, psikolojik ve bilimsel boyutlarla karmaşık bir ilişki içerisindedir. Her ne kadar bazı tabular, toplumsal yapı içinde belli bir doğruluk payına sahip olabilirken, bu doğruluk payı bireylerin özgür düşünmesini engelleyebilir ve toplumsal değişimle birlikte değişebilir. Bu nedenle, tabuların sorgulanması ve eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi önemlidir. Bu, hem bireyler hem de toplumlar için daha sağlıklı ve açık bir iletişim ortamı yaratabilir.

Sesli dinlemek için

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)