"Dostoyevski kalabalık bir toplantıda yaptığı konuşma ve okuduğu şiir nedeniyle Rus Çarı tarafından hapse mahkum edilir ve Sibirya'ya sürülür. Dostoyevski burada bir köpeğin tüm mahkumlar tarafından tekmelendiğini gözlemler. İlginç olan ise köpeğin mahkumlardan kaçmaması ve yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. Bir gün Dostoyevski köpeğe yaklaşır ve onun başını okşamaya başlar, köpek şaşkınlıkla ona bakar sonra hızla uzaklaşır ve acı acı havlar bundan sonra köpek Dostoyevski'yi her gördüğünde kaçar ve ona bir daha asla yaklaşmaz. Dostoyevski hapis yıllarını Ölüler evinden Anılar adlı kitabında burada bu izlenimine dayalı tecrübesini "kötülüğü hayat şartı kabul etmiş canlılar sevgi gösterenlerden nefret eder, kötü davrananlara ise tapar" sözleriyle açıklar"
Dostoyevski'nin hayatındaki bu anekdot, edebi ve kişisel deneyimlerinin önemli bir parçası olarak sıkça anlatılır. İşte bu hikayenin detayları:
Sürgün ve Hapis: Fyodor Dostoyevski, 1849'da radikal bir grup olan Petraşevski Çemberi'ne üye olduğu için tutuklandı. Bu grup, Çar I. Nikolay'a karşı reformlar ve sosyal değişiklikler talep eden bir topluluktu. Dostoyevski, idam cezasına çarptırıldı ancak son anda cezası dört yıl Sibirya'da kürek mahkumiyeti ve ardından zorunlu askerlik hizmetine çevrildi.
Ölüler Evinden Anılar: Dostoyevski'nin Sibirya'daki hapis hayatını anlattığı eseri "Ölüler Evinden Anılar" (ya da "Ölüler Evinden Notlar")dır. Bu eser, onun sürgün yıllarındaki gözlemlerini ve deneyimlerini içerir.
Köpek Hikayesi: Köpekle ilgili anekdot, Dostoyevski'nin bu eserinde yer alır. Köpeğin mahkumlar tarafından sürekli olarak tekmelenmesi ve buna rağmen onlardan kaçmaması, kötü muameleye alışmış olmasını ve sevgi gösterildiğinde şaşırmasını anlatan bir metafor olarak kullanılır. Dostoyevski'nin köpeğe sevgi göstermesi ve köpeğin bu sevgiye alışık olmaması nedeniyle korkup kaçması, insan doğasının ve kötü muameleye alışmanın bir sembolüdür.
Felsefi ve Psikolojik Yorum: Dostoyevski, bu gözlemi üzerinden insan doğası üzerine derin düşüncelere varır. Ona göre, zor şartlarda yaşamış ve sürekli kötü muameleye maruz kalmış insanlar, kötü davranışları hayatın bir gerçeği olarak kabul ederler ve bu tür davranışları gösterenlere bağlanırlar. Bu insanlar, kendilerine sevgi ve şefkat gösterenlerden ise korkar ve uzak dururlar. Bu, Dostoyevski'nin insan ruhunun karanlık yönlerini ve toplumun çürümüşlüğünü anlamaya yönelik derin gözlemlerinden biridir.
Bu hikaye, Dostoyevski'nin eserlerinde sıklıkla işlediği temaları ve insan doğasına dair derin anlayışını yansıtır. Onun yazıları, kişisel deneyimlerinden ve gözlemlerinden beslenir, bu yüzden bu tür anekdotlar edebi ve felsefi düşüncelerine önemli katkılarda bulunur.