EFKÂRIN İNKÂRI

0

 Her Şeye Rağmen Gülümseyebilenlere İthafen….

....Şuh bir kahkaha yükseldi

Bangır bangır çalan müziği bastırarak,

Loş ışıklı arka masaların birinden,

Üst üste gelen, süreğen bir kahkaha,

Bütün masaların dikkatini çeken,

Çekmemesi de mümkün değildi. İmrendim.

Güzel kadındı… Yüzü kadar bahtıda güzeldi belli ki.

Şen şakrak gülüşü, işveli edalı tavrı,

Hemen herkesin radarındaydı.

O gülüşe ölü canlanır hayat bulurdu. 


En son ne zaman gülümsediğimi hatırlamaya çalıştım.

 Hatırlayamadım.

İçimde kontrolsüz bir kıskançlık, nefesim kesildi.

Nefes almak ve o ortamdan bir an önce uzaklaşmak istedim. 


Benden başka herkes mutluydu, herkesin hayatı yolunda,

Bense kendi halimde kendi yolumda... 


Sigaramı yaktım…

Ojelerimin yarısı silinmiş parmaklarım sigara içmekten sararmış.

Kendime tanışlık bile vermemişim uzun süredir.

Ne zaman kendime sıra bulacaktım hayatta... 


Aslında tam da bu akşam kendime zaman ayırmış

Nihayet kendime sıra bulabilmiştim.

İyi ve keyifli bir akşam olacaktı…

Ta ki şu ayarsız kadının şuh kahkahasını duyuncaya kadar.

Sinirlerim bozuldu.

Hayır, ben mi göremiyorum mutlu olunacak şeyleri dedim,

Kendimle dalaştım durup dururken. 


Tam o sırada terasın kapısı açıldı.

Yine O.

Gülüşüyle gecemi berbat eden kadın.

Yürürken sendeledi.

Ahşap zemin terasta dengesini sağlaması kolay olmadı.

Belli ki alkolü fazla kaçırmıştı. Sağa sola baktı.

Ne tarafa gideceğine tam karar verememiş bir haldeyken.

Göz göze geldik.

Al işte buyur buradan yak! 


Ona en yakın masadaydım. En kolay ulaşılabileceğim masada.

Ondan kaçmamış mıydım?

Kaçtığım ne varsa üzerime geliyor gibiydi.

Alkollüydü, kontrolsüzdü, düzdü.

Sinir bozucu bir güzelliği vardı.

Kadın olan kadın evliya olsa kendinden güzeli sevmez, istemez, fark etmezdi. 


Direndim, yaklaştı selam verdi, sigara istedi.

Verdim, teklifsiz masalara oturmaya alışkındı belli ki…

İşiydi, zaten teklif bile etmedi.


Etrafımızdaki görünmeyen kaosu hissediyordu.

Negatif enerjiyi dağıtmak için,

Bir an ağzımdan "çok güzel gülüyorsunuz " dedim.

Ne dedim? Ben mi dedim? Anlamadım.

Kelimelerimin kontrolünü yitirmiş gibiydim. 


Yıllardır bu anı bekliyormuş gibi,

Bir inci dizesi ahenginde kelimeleri,

Birbiri ardına diziliyordu.

Çok güzel gülerim, bana da çok yakışır diye başladığı tavrına

İki doz da ukalalık ekleyerek.

Her kadına yakışır derler ama siz bakmayın onlara,

Çok güzel gülerim en çok bana yakışır bana…

Hiç kimse anlayamaz ben gülerken,

İçimde sekiz yaşında bir kız çocuğunun bağıra bağıra ağladığını…

Ölen babasının ardından,

Yıkılan bir dağın enkazı altında kaldığını,

Toplayanının, toparlayanının olmadığını… 


Birçok çocuğun ağlayıp zırlayıp yarısını çöpe attığı yiyecekleri

Alabilmek için yatarken hayaller kurmuş,

Ağlayarak uyumuş ve bu yüzden ölmüş babasına bile küsmüş

Bir çocukluk geçirmiş olduğumu hiç kimse anlayamaz, dedi.

Yemyeşil gözleri ıslak ıslak bana baktığında

Kötü bir şey söylemedim ben savunmasındaydım. 


Susmuyordu… Hay Allah! Ne yaptım ben! diye düşünürken;

Çok güzel gülerim, yokluğu dibine kadar yaşamış,

Varlığı en tepede görmüş,

Hiçbir şeyi yokken yüreğinde her şeyi olmuş bir kadınken,

Her şeyi olduğunda yüreği bomboş kalmış,

Bir kadın olduğumu anlayamazsınız. 


Kaygılarım olduğunu, korkularım olduğunu, hayallerim olduğunu

Hayallerimin üzerine çaktığım o kapkara çivileri göremezsiniz asla.

Kadın bir sus!

***

Çok güzel gülerim, en çok bana yakışır gülmek.

Sanırsın dünya benim üzerime kurulu.

Dert yok, kasavet yok.

Dünya yansa bir kalbur zamanı yanmaz denilen kadınım ben,

Oysa benim de acılarım var, kardeşlerim var sevdiklerim var,

Annem var, yangınlarım var, yangın yerim var. 


Genelde zıt düştüğüm bir hayatım var mesela.

Çok aynı fikirde olmayız hayatla.


Küserim uzaklaşırım, kırıldığımı anlasınlar diye beklerim.

Ama çok umurlarında olmam.

Arada kaynayıp gitmişliğim olmuştur.

Küstüğüm bile fark edilmez.

Olsun... 


Çocuklarım var,

Yarın ne olurlar diye endişe ettiğim,

Ömrümü tükettiğim, kendi hayatimi ertelediğim.

Oğlum en yakın arkadaşım mesela.

Kızım sırdaşım, onları da erteledim, kahretsin! 


Kendime kızdım.

Önyargılarıma daha çok...

Ne kadar küçük dertleri dert edişime,

Ben ağlayınca duyanım vardı, gözyaşımı silenim vardı.

Hayatın benle derdi yoktu, benim hayatla derdim vardı. 


Çok güzel gülerim,

Hiç kimsenin aklına gelmez.

Bir dilim ekmek derdine düşebileceğim.

Neyle geçinirim, hayat beni neyle sınadı.

Neye ağladım, neye ağlarım neye gülerim.

En çok içimi ne yakar mesela,

Kimsenin aklına bile gelmez.

Gelse de umurunda olmaz "


Üzüldüm.

Ama herkes o kadar haklıydı ki böyle düşünmekle.

Tek gülüşün altına bin dert saklanır mı?

Saklanmıştı, saklamıştı, saklamayı başarmıştı.

Görmezden gelebilirsin beni, yokta sayabilirsin.

Gücenmem.

Eşit şartlarda başlamadığımız hayatın

Eşit sınavlarına dâhil olurken,

En dibinden geldim sen bilemezsin.


Çok güzel gülerim, sahiden.

En yakınlarım tarafından

Tüm hayatımın mahvedildiğini,

Kimse anlamaz.

Düne takılmam dünle ağlamam.

Ama kolay toparlayamadığımda doğrudur kendimi.

En güvendiğiniz insanın ele karıştığını

Gördüğünüz anda bitiyor hayatin teranesi.

Bitiyor toparlama sevdanız. Eski sen bitiyor.


Ağlıyordu. Peçete istedi. Ağlamak için mi gelmişti.

Ağlamak için beni mi beklemişti anlamadım.

Hayır, beni ne kadar tanıyordu ki.

Herkese dert anlatılmaz.


Yeni başlangıçlar yapacak gücümün olmadığını,

Ne gidebildiğimi ne kalabildiğimi,

En güzel gülüşlerimin ardına sakladım.

Ağlayarak uyuduğum gecelerimi,

Boğazımda düğümlenen hayal kırıklıklarımı

Sabahın beşinde sardunyalarıma anlattım.

Uyuyamadığım gecelerimi uyanmak,

İstemediğim sabahlarımı gülüşümle sakladım.

Gülüşümde sakladım.


Bir hercai menekşe gibi değil, bir ısırgan gibi büyüdüğümü,

Özene bezene her gün sulanarak güneş alan cam kenarında

Büyütülen bir hercai menekşe olmadığımı anlamadılar bile.


Büyüdük, Isırgan gibi.

Merhamet ederse Allah; yağmur yağar,

Merhamet ederse güneş açar.

Haliyle öfkeliyiz hayata.

Bir fesleğen olmak zorunda bırakıldık üstelik.

Sabreyledik Allah’a,

Isırgan olduk, kendimizi yaktık.


Sigarasının son nefesi ile

Son cümlelerini denk getirme çabasındaydı.

Getirdi de,

Ayağa kalktı.


Dediğiniz gibi ; "Çok güzel gülerim..."


Bana doğru eğildi.

Biraz daha sessiz.

Kimseler duymasın ama

Ben beş kez duyayım der gibiydi adeta.


Ben güçlü kadınım

Bunu en çok bu şehrin sokaklarında

Bağıra bağıra ağladığım zaman anladım.


Çok güzel gülerim...

En çokta bana yakışır bana.

Anla...

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)