Kadınlar Boşlukta Yaşarlar

1
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nün her platformunda  yer almış biri olarak böyle bir yazının mutlaka yazılması, son noktada vurgulamalar ve bazı hatırlatmalar yapılması gerektiğini bir kez daha anladım. Her alanda değer verildiği iddia edilen ve anlatılan biz  kadınların hayatına geniş açıdan baktığımda 
Kadının adı yok, kadının yaşı yok derken aslından kadının ve kadın olmanın günü olmadığına ikna olmuş olarak defterimi kapattım.

Tüm katıldığım kutlamaların ve bazı yerlerde işi ilerletip yapılan eğlencelerin  adı olan 8 Mart'ın adının 1800 lü yıllarda yanarak ölen 129 kadın olduğunu hatırlayabilen kaç insan vardı acaba? 
Bu gerçeği bir an olsun aklında taşıyan bu kadar coşkulu kutlar mıydı Kadınlar Gününü?

8 Mart 1857 tarihinde Amerika'da 40 bin dokuma işçisinin daha iyi şartlarda çalışma hakkı istemesi ve akabinde greve gitmesi, grevdeki işçilere polisin saldırması, isçileri fabrikaya kilitlemesi ve bu sırada çıkan yangın..
Bu yangında 129 kadının yanarak can vermesi tarihe bu şekilde yansır Emekçi Kadınlar Günü 8 Mart .. 

Türkiye’de ise 1921'den itibaren kutlamaya başlıyoruz bu farkındalık gününü..
Her 3 kadından 1'inin şiddet mağduru olduğu ah güzel ülkem. . Her 3 kadından birinin ise yaşadığı şiddet sonrasında hazmedemeyip, çaresiz hissedip intihara teşebbüs ettiği ülkem!
Yasalara ve mecburi eğitime rağmen 46 bin kız çocuğunun hala okula gitmediği güzel ülkem!
Hamileyken bile % 8 kadının  şiddete uğradığı ülkem!

Öğrenilip uygulanan bir olgu olan şiddeti maalesef azaltamadık, ve bir türlü azaltamıyoruz. 

Çok karamsar bir tablo değil mi...?

Bu yazdıklarım şahsi fikirlerim değil kayıtlara intikal etmiş resmi rakamlar. 
Pembe gözlüğe gerek yok..!
Konu kadınsa, konu şiddetse iyimserliğe hiç gerek yok.!

Sadece 'Kadın' kimliğine değil; anne, kardeş, evlat, eş kimliğine en büyük hakaret olan şiddetle koyun koyuna  yaşayan kadınlar...
Tecavüze uğradık biz, yakıldık,
Çok öldük biz, çok öldürüldük!
Hatice olduk 17sinde öldük!
Özgecan olduk 21 inde öldük!
Çocuk gelin olduk...Çocukluğundan uzak..
Öyle canımız yandı ki can yakmayı meşru kılar olduk.
Şiddete uğradık, hakarete uğradık, hak aradık, hakkımızı aradık, evladımız bile katilimiz oldu.
Kadınsın.." Evde otur " dediler. 'Elinin hamuruyla karışma erkek işine' dediler. 'Kadın milleti' değil misiniz? biz güç verdiğimiz kadar güçlüsünüz  dediler. 
Dolgu malzemesi olduk bazı makamlarda olmamız gerektiği için, olmamız gerektiği kadar, olmamız gereken adet!!!!! 
Buralarda oyalan dercesine bizlere sınır çizdiler. 

Kadınız unuttular.
Biz; İnsanlığın anası Havvaydık.. 
Bir Peygamberin bile devlet işlerinde fikir sorduğu Fatima,
600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun sarayında 'Sultan gözü' nün daimi ev sahibi Valide Sultandık.
Zübeyde Anaydık Biz, Ülke doğurduk ülke..
Nene Hatunduk,
Elif Ana'ydık cephede..
Devlet ana yaşasın diye evladımızı unuttuk, Evlaldımıza kar'ı yorgan yaptık uyuttuk!

Kadınız, Unuttuğunuz Kadınız!
Ölüme prangalı değil bileklerimiz.. 
Alacağımız var hayattan,
Hakedişlerimiz var!
..... 

Kadına ve Emeğe dikkat çekmek, farkında olmak amacıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü 1980'li yıllarda ülkemizde kutlanmaya başladı. Bu farkındalıkla eşleşmeyen şiddet ve mobbingle karşılaşan kadınlar maalesef beklenen orantıyla karşılaşmadı. Kadınlar büyümüyor, büyüyemiyor, öldürülüyor, genel hayatta baskı iş hayatında mobbingle karşılaşıyor, cam tavana maruz kalıyor. 
Kadınlara tanınan pozitif ayrımcılıkların eğitimle birleşmediği noktada ise kendilerine sağlanan pozitif ayrımcılığın ne kadar doğru olduğu sorusuyla keskin tartışmaların yapıldığı bir mecraya dönüşüyor. 

Kültür yozlaşmasıyla artan bir değersizliğin dışa vurumu olan şiddetle karşılaştı kadın. ..
Saçının teli incinmesin diye gözüne baktığımız kıyamadığımız kadınlar cinayetlere kurban gitti.  
Oysa bizim kültürümüzde zaten kadın zümrüt kadar kıymetliydi, Han'ların HAN'IM dediğiydi. 
....... 

2011'de İstanbul Sözleşmesi'yle Türk Kadını dünyanın bile geriden takip ettiği örneğini Türkiye’den aldığı büyük bir güce kavuştu. Fakat bununla paralel olmayan enteresan bir durum gelişti. Kadını koruma kapsamında alınan bu yasa  kontrolsüz bir güç haline geldi ve bir çok aile içi şiddet cinayetle son buldu. 
Çünkü; kadın verilen bu haklarını bilinçsiz eğitimsiz ve kontrolsüzce kullandı. 
....... 
Yapılan araştırmalarda 2016 yılında Şanlıurfa'da emniyet güçlerine intikal eden bir şiddet vakasına rastlanmamış olması dikkatimizi çekerken aklımıza gelen iki soru oldu. 
Egitildik ve uygarlaştık mı ?  Yoksa şiddete başkaldıramayacak kadar teslim mi olduk ??? 

Şiddet öğrenilen bir kavramdır. Sokaklarda oyun oynamayan çocuklarımız var. Beni bunaltmasın diye elime verdiğin tablet ve telefonlardaki kontrolsüz savaş oyunlarına erişimi bu kadar kolaylaşan çocuklarımız elbette büyüdüklerinde yaşanacak olası muhtemel şiddetin başkahramanı olacaklardır. 

Ayrıca; bir insanın şiddet mağduru olması için illa mor gözleri kırık kolları olması gerekmez. Hayatı boyunca kendi karar alamayan insanlar şiddetin en acımasız mağdurudur.
Çoğunluk aynı şeyi düşünüyor diye aynı düşünmek zorunda bırakılmakta.. 
Farklı düşündüğünde dışlanması da.. 
Makam ve mevkii uğruna cam tavana çarptırılanlar.. Sadece karşı cinsten değil hemcinslerinin taktiği o sert çelmeyi yiyenler..
Ya O kadınlar?

Velhasıl bu hikayeler bitmez. 

Söz konusu güçler dengesi olduğunda acımasızdır KADIN..
Sınırlarına girildiğinde..
Değerleri değersizleştirildiğinde ..
Canı yandığında...
Vazgeçtiğinde..
Vazgeçmeyi bilmeyen insanlar ise ağrılı, sancılı bir ömür kahır çekmeyi kendine reva görüyor...Şiddete maruz kalacak noktalardan ayrılmıyor. Kadının düşmanı kadın derler ama
Kadının düşmanı da, gücü de  kendidir aslında ..
Türk ahlakına ananelerine sahip çıktığında,
Türk öğretileri ile yetiştiğinde ve yetiştirdiğinde.. 

Cehalet pahalıdır, bedeli pahalıdır. Bedeli insandır. Bedeli nesildir.
Devletimizin şiddetle sonuçlanmış mekanizmalara yapmış olduğu yatırımların çok daha fazlası eğitime ve bilinçlendirmek önleyici tedbirlere yapılğında, 
Kadın kontrolsüz değil bilinçli güçlendiğinde, kutlamak zorunda olduğumuz 8 Mart'lar olmaz. 
Zaten 8 Martlara hiç gerek kalmaz!

Yorum Gönder

1Yorumlar

  1. Muhteşem bir yazı olmuş Ayfer Hanım 👏🏼👏🏼👏🏼👏🏼

    YanıtlaSil
Yorum Gönder