Biz diyoruz ki en iyi iktisatçıda, en iyi ekonomistte annedir. Bu konuya bir kadın bakışı, çözüme bir anne eli mutlaka değmelidir.
Çocuktuk,
Mevsiminde olmayan meyve sebzeler hep pahalı olurdu. Bu, o zamanın şartlarında normaldi. Çünkü üretim teknolojileri, depolama yöntemler, nakliye kolaylığı bu kadar gelişmemişti. Ama hala o geçmişte kalıp mevsiminde yenmeli diyenler var. Kısmen doğru. Ancak gümümüz şartlarında çok geçerli değil.
Meyvenin ve sebzenin tarladan tezgaha uzanan yolculuğundaki fiyat değişikliklerine baktığımızda nüfusumuzun artışına ve ihracat talebine eşdeğer oranda artmayan bir üretim görüyoruz. Bu arz talep dengesizliği birinci etken. Tarımsal üretimde kullanılan girdiler ithalatla karşılandığı, dövizdeki artışa bağlı olarak dalgalanan maliyetler fiyatı artırıyor.
Üretim için harcayacağı finansmanı bulmakta zorlanan çiftçi gerekli olan girdileri sağlamak için ekonomik imkanlara sahip olsa bile maliyetlerin yüksek olması nedeniyle üretimi ya azaltıyor yada bırakıyor.
Üretici ve tüketici arasındaki aşamaları kaldırmak mevcut şartlar altında mümkün mü?
Aracılar olmasa her şey ucuzlar mı?
Ürünü tarladan alıp tüketiciye ulaştıran aracıların fiyatların belirlenmesinde etkin rol oynadığı, adeta tüm bu zorlu sürecin tek müsebbibi olarak gösterilirken nakliye maliyetinin son derece düşük olduğu noktalarda bile maliyet nedense düşmüyor. Nakliye sadece lojistikten ibaret değildir. Paketleme, ambalaj, üretim, hal, piyasa arzı, pazar, manav ve marketlerdeki süreç, uzun ve meşakkatli yolculuk sonrası ortaya çıkan firelerden kaynaklanan zayiat eklenince 'Aracılar'ında ekonomik olarak dillendirildiği kadar yüksek kârlar etmediğini görmekteyiz.
Fiyat Karar Belirleyicileri Zincir Marketler mi?
Yaş meyve ve sebzede fiyatı, büyük ölçüde bugün köylere kadar giren market zincirleri belirlemektedir. Ülke genelinde çoklu bayilik sistemini oturtan zincir marketler çoğu kez alımlarını ihale usulü üzerinden gerçekleştirdikleri için en ucuza ürün alabilmekteler. Lakin ucuza almış oldukları ürünleri tüketicilere ulaştırırken aradan çıkardıkları aracıların kar marjını fiyatlarına düşüş olarak yansıtmamakta, hatta o marjı kar olarak hanelerine ilave etmektedir.
Bu Soru Hepimizin !
Cevabı Hepimizde..
''Meyve Sebze fiyatları neden düşmüyor?!''
Cumhurbaşkanımızdan, sokaktaki vatandaşımıza kadar hepimizin aklını kurcalayan bu sorunun cevabı çok basit aslında...
- Bölgesel üretimler yapılmalı. Hepimizin bildiği gibi eskiden hemen hemen her ilde bölgesel özellik gerektiren ürünler hariç diğerleri her yerde yetişirdi. Ancak günümüzde yetiştirilmez oldu. Ülkenin 2-3 bölgesinde üretilip ülkenin tamamına dağıtılmaya çalışılıyor.
- Çiftçi giderleri düşürülmeli. Çiftçilerin hala eski teknoloji ve yöntemlerle üretim yapıyor. Bu nedenle de üretilen ürün maliyetlerini ya karşılamıyor yada kafa kafaya gidiyor. Her seferinde örnek verdiğimiz Konya kadar Hollanda modern yöntemlerle yaptığı üretimden dolayı dünyada 2. sırada. Üstelik iklimi bizim kadar elverişli olmadığı halde
- Bir çok çiftçi ürünü tarlaya girmeden tarladan satıyor. Bu da hem çiftçinin gelirini azaltıyor hem de her bölgede bulunan 2-3 büyük alıcının istediği fiyatı belirlemesine neden oluyor. Buna şöyle bir örnek verelim. Bir çok meyve ve sebze İç Anadolu veya Akdeniz Bölgesindeki üreticiden geliyor. Her hangi bir ürünün kabaca bize ulaşana kadarki serüveni şöyle; Bölge tüccarı üreticiden ürünü tarladan satın alıyor. Bölge alıcısı ürünü toplatıyor. Toplama giderleri oluşuyor. Tarladan beklediği kadar ürün çıkmazsa veya toplama sırasında fireler olursa bunlar ürünün kilosuna yansıyor. Bölge tüccarı ürünü üretilen ilin haline getirip büyük alıcılara satıyor. Burada da büyük alıcı yükleme maliyetleri, işçi gideri, depo gideri, vergiler v.s. giderlerine kendi kârını ekleyip kamyonu yükleyip gideceği il hal'deki alıcıya gönderiyor. Bu il İstanbul gibi büyük şehirler ve üreticiden çok uzak il ise büyük nakliye maliyetleri oluşuyor. Çünkü bir kamyonun taşıyacağı yük belirli. Geçen zamanda ürünlerin bir kısmı yolda bozulup fire oluşuyor. Ürün tüketiciye ulaşacağı il'e geldiğinde yine hal giderleri oluşuyor. Bu giderleri üzerine halka satış yapacak manav, pazarcı v.s. de kendi giderlerini ve kâr paylarını ekliyor. Kabaca yapılan bu hesapta her aracı kilo başına 2 TL eklese (ki bazı ürünlerde bu bile kurtarmıyor) tarlada 1 TL olan markkette 10 TL oluveriyor.
- Fiyatların yüksek olmasından en büyük etkenlerden nakliyelerin hala kamyonlarla yapılması kilo başına maliyetleri yükseltiyor. Oysa artık demiryolu, gemi hatta hava yoluyla daha fazla ürün taşınarak nakliye maliyetleri de çok aşağılara çekilebilir.
- Bu maliyet yükselten durumlara paketlemeden tutun ambalajlama, raflarda sunum, poşet veya kağıt giderleri v.s. gibi sarf malzeme giderleri de eklenince fiyatlar kaçınılmaz olarak yükseliyor.