Yeni yılın başında sosyal medya gündemine takılan televizyon programı ' Maske Kimsin Sen? İlk bölümüyle ülke gündemine damgasını vurdu.
1 Ocak 2022 Cumartesi akşamı FOX TV’de yayımlanmaya başlayan yarışma programında; kendi alanlarında ünlü isimler farklı kostüm ve maskelerle kimliklerini gizleyerek şarkı söylüyor, jüri üyeleri, stüdyodaki ve ekran başındaki seyirciler yarışmacının kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyorlar. Program aslında “The Masked Singer” adıyla bilinen bir yarışmadan ekranlara uyarlanarak Türkiye’de seyircisiyle buluştu. Formatı bize ait olmayan orjinali Güney Kore’de olan fakat Fox TV'ye ABD yapımının uyarlandığı program daha önce 67 ülkede yayımlandı. Dünya çapında trendlerde yerini almayı başardı. Üstelik bu ülkelerin arasında Arjantin, Ermenistan, Avustralya, Azerbaycan, Bulgaristan, Kamboçya, Brezilya, Şili, Çin, Danimarka, Kolombiya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Endonezya, İsrail, Japonya, Malezya, Litvanya, Meksika, Panama, Filipinler, Romanya, Portekiz, Peru, Rusya, İsveç, İsviçre, Tayland, Birleşik Krallık, Ukrayna, ABD ve Vietnam bile var.
The Masked Singer / Kimsin Sen
67 ülkedeki izlenme oranlarını Türkiye geride bıraktı?
NEDEN?
Türkiye’de neler oldu?
“Masked Singer” olarak yayınlanan yarışmayı Türkiye'ye taşıyan Fox TV tartışmalara neden oldu.
Medyapım'ın yapımcılığını üstlendiği, Tansel Öngel'in sunuculuğunu, Eda Ece, Melis Sezen, Alican Yücesoy ve Doğu Demirkol'un jüriliğini, Metin Özülkü'nün ise müzik direktörlüğünü yaptığı oldukça fantastik yarışma programı hakkında sosyal medyada paganizm ve satanizm propagandası yapıldığı iddia edildi.
#Foxtvhaddinibil
#MaskeKimsinSen gibi onlarca etiket ile atılan tweetlerle program bir anda Twitter gündeminde 1. sıraya yerleşti. Bu etiketler altında yapılan yorumlar ciddi destekler, eleştiriler, ve etkileşimler sağladı.
Yayınlandığı andan itibaren eğlence programı olarak büyük ilgi gören programı bambaşka bir boyuta sürükledi. Sosyal medya gündeminde ilk 20 sırada 6 gündem maddesine yerleşen program hakkındaki iddialar karşısında RTÜK inceleme kararı aldı.
Sosyal Medya ve Türkiye gündemini sallayan programa gelen kamuoyu tepkileri ve yarattığı ikilemlerinden sonra haftanın en çok izlenen programına karşı, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) harekete geçerek, Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu sosyal medyadan gelen paylaşımlara, “İlgili program özellikle çocukların korunması özelinde ilgili kanalın 'çocukların korunması özelinde' inceleme kararı alarak uygulama başlatılacağını duyurdu.
"MASKE KİMSİN SEN" EĞLENCE Mİ? BİLİNÇALTI KODLAMASI MI?
Tamda bu nokta da sosyal medya keskin bir bıçakla ikiye bölündü.
Bir yanda EĞLENCE olduğu savıyla abartı gündemin oluşturulduğunu ifade edenler ;
Diğer yanda ‘aman canım bunda ne var’ diyecek rahatlıktan eğlence ve zaman geçirmek için görsel show olduğunu savunanlar..
Ve gündemdeki sürecin karmaşaya sürüklenmesini kasıtlı bulanlar ...
Diğer yanda ise ;
BİLİNÇALTI KODLAMASI olduğunu ifade edenler var.
‘Aşama aşama satanizme tam itaatkar olacak çocukların yetiştirildiğini ve köleleştirdiğini iddia eden, beyinlerini kafesleyen bir program olduğunu savunanarak BİLİNÇLİ bir programla BİLİNÇ ALTINI kodladığı iddia edilen The Mask - KİMSİN SEN adlı program gerçekten insanları Paganizm ve satanizme yönlendirme yapıyor muydu? Bu sebeble "neler olup bittiğinden habersiz hipnoz edilen insanlar oluşturmayı hedeflediği" iddiaları ile Fox TV'ye tepki verdiler ve RTÜK'ü görevine davet ettiler.
Sahiden bu program izlenirken satanizm insanların aklına gelmiş miydi? Yoksa bu inceleme kararı ve gündeme geliş şekliyle mi akıllara geldi?
Tam da tartışma noktası burada aslında..
Mükemmel sahne kostümleri, hazırlanma sürecindeki emek ve maliyetinden,
ve eğlenceden başka bir şey düşünmeyenler fazla mı iyimser ?!
Peki bahsedilen Paganizm ve Satanizm nedir v e neye inanır? Biraz bakalım ;
Paganizm, tek Tanrılı dinlerden önce ortaya çıkan ve günümüzde etkinliğini sürdüren çok tanrılı dindir. Bu dinde, dünya ve evrende var olan her cismin ruhu olduğuna inanılır. Şamanizmle birçok ortak noktası bulunan paganizmin tarihi antik çağlara kadar uzanıyor. Evrendeki her canlı ve her cisim Tanrının bir yansımasıdır. Dünyanın ve evrenin sonsuz olduğuna inanan paganların çoğu reankarnasyona inanır. İnsan tekrar tekrar ve her defasında başka bir canlı ya da cisim olarak dünyaya gelir. Bir başka inanışa göre, önceki hayatında kötülük yapanlar, böcek ya da bir taş parçası olarak dünyaya gelir. Paganizm, aynı zamanda bir inançlar bütünüdür ve birden fazla dini kapsar. Bazı kaynaklara göre Şamanizm ve Animizm gibi doğayı merkezine alan dinler de pagan inancının bir parçasıdır. Cennetin de cehennemin de dünyada olduğuna inanılan paganizm yüz yıllar boyunca Şamanizm, Animizim ve Panteizm gibi inançlara altyapı sağlamış, temelini oluşturmuştur. Düsturları arasında hiçbir canlıya zarar vermemek, doğanın içinde yaşamak, az tüketmek ve yardımlaşma yer alır. Evrendeki her şey kusursuz bir uyum içerisindedir. Bu uyumun bozulmaması için insan çevresiyle ve diğer canlılarla barışık bir yaşam sürmelidir. Bazı Aborjinler ve Kızılderili kabileleri pagan olarak nitelendirilir. Paganizm diğer kültürlerden ve dinlerden en az etkilenen inanıştır. Paganlara göre dün ve yarın yoktur. Sadece bu an vardır. 1960'lı yıllarda ortaya çıkan topluluklarda aslında paganların sloganlarını görmekte ve hayatlarımızda farkında olmadan uygulamaktayız.
Carpe Diem (Anı Yaşa) pagan inancının temelidir.
Satanizm ise…?
90'lı yıllarda çok fazla gündeme gelen konuşulan satanizm Amerikalı Anton Szandor LaVey tarafından kurulan ‘The Church of Satan’ ile kurumsallaşmasını yirminci yüzyılda tamamlamıştır. Şeytan'ı veya şeytan simgesini yücelten, ve hatta şeytana tapmayı emreden öğretidir. Antik Mısır, İran, Yunan, Babil mitlerine hatta ilk insana kadar uzanan Şeytan algısının sistematik hale dönüştürülmüş şeklidir. Ruhani bir boyutta yaşadığına inanılan şeytan ile iletişim kurma, ondan yardım isteme veya şeytana tapınma gibi eylemleri de barındırır. Şeytan'ın yüceltildiği, ancak Şeytan'ın sembol veya bir öğreti olarak kabul edildiği varsayılır.
İslamiyetten önce Türk’lerin Din Anlayışı ve Din Arayışı
Totemizm, Şamanizm, Doğalar kültü, Atalar Kültü ve en yaygın olarak Gök Tanrı İnancına rastlanmakta olup Gök Tanrı inancıyla Tanrı tek olduğu, soyut bir kavram olduğu ve kurban kesme geleneği, ölümden sonra cennet ve cehennemin varlığına inanmışlardır. İslamiyetten önceki yaşam tarzlarını baktığımızda Türk toplumunun yeni bir dine geçtiğinde eski alışkanlıklarını ve yaşam tarzlarını kısa sürede bırakamadığını, yaşadıkları hayat biçimini yeni dinine de monte ederek sürdürdüğünü görmekteyiz. Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dine geçişimizin üzerinden yüzyıllar geçsede günümüz Türkiye'sinde bu öğretilerden kalma alışkanlıklar tuhaf bir şekilde devam etmektedir. Hala dallara çaput bağlıyor, özel kabul edilen günlerde (Hıdırellez) ateşler yakıyor, şamanlıktan gelen alışkanlıkları sürdürenleri görmekteyiz. Türklerin İslamiyeti kabul ettiklerinde, bu yüzden eski alışkanlıklarını terk edemedikleri bilinen bir gerçektir. Bu uyumsuzluk durumu genel olarak zorla din değiştiren milletlerde görülmektedir. Enteresan olan nokta zorla din değiştiren milletlerin bu “zor” o toplumun üstünden kalktığında yine eski dinlerine döndükleri görülmüştür, halbuki Türkler tekrar şamanlığa dönmemişlerdir. Yani bir baskıya sahip olmadıklarında eski öğretilerine istemsizce devam etmişlerdir. Her çok tanrılı dinden tek tanrılı dine geçiş aşamasında eski alışkanlıkların da hemen terkedilemeyip yeni dinde yaşatıldıkları muhakkaktır.
Peki geçmişinde çok tanrılı dinlere inanmış Türklerin iç dünyalarında olan bir öğreti ile karşılaştıklarında vermiş oldukları tepkiler iç öğretilerini şaha kaldırır mı?
Sahiden algı yönetimi yapıldığını varsayarsak köklü bir geçmişe sahip Türk Milletini etkilemek bu kadar kolay mı?
Pandemi süreciyle etkileşim ağını güçlendiren dijital programlar bir insana dini yönlendirme yapacak kadar etkili mi? İnanışlarımız böyle dalgalarla sarsılabilecek kadar muallakta mı?
Gerçekten ilk boşlukta satanizmi aklına alacak, etkilenecek kadar hassas bir psikolojiye ve bozulmaya müsait ahlaka mı sahiptir Türkler..
Denetim mekanizmasının her daim devrede olmasının gerekliliğine olan tam inançla bu durumda;
80 milyon insanın ahlaki dünyasında uçurumlardan atan birçok haber ve programla pervasızla karşılaşabilmesi muhtemel olan dijital medyadaki tüm rezil içeriklerin karşısında; en fazla yayımına denk geldiğimiz kadına ve çocuklara şiddet, hakaret, aşağılama, taciz, ensest ilişkiler, aile müessesesine dinamit koyan televizyon programlarındaki rezil sahnelerinde aynı hassasiyetle takibinin yapılması gerekir.
Aslında ‘Maske-Kimsin Sen’ programını gündeme taşıyan içeriği değildi, Programın RTÜK denetimine takılmasıydı.
Yanlışlıkla denk geldiğim, aklımı bir komedi halinde karıştıran, neler oluyor burada dediğim korkunç ve komik maskelerle donatılmış olabildiğince basit olan bu program için daha estetik maskeler bulunabilir miydi?
Elbette Evet!
O an program içerisinde Türkiye'den doğru dürüst hiçbir ünlüyü tanımadığım için kostümlerden öteye geçemeyen yarışma ve kostümlerin içlerindeki insanlar 80 milyondan herhangi biri olabilirdi, inanın program anında merak bile etmedim.
Peki ya FOX TV ne yapmaya çalışıyor!
Reyting uğruna insanların sinir uçlarıyla oynamak bir pazarlama başarısı mıdır ya da pazarlama gereği midir buna kamuoyu karar verecek elbet, lakin kısa vadede kazanımlar elde ederek uzun vadede kayıpların yaşanabilmesi riskinin bu kadar yoğun olduğu bir alanda, geriye dönüp bakarsak insanları irrite eden görselleri ile Fox Haber kanalı aslında tamda amacına ulaşmış görünüyor, izlenme oranlarını artırmış, kuyuya bir taş atmış, o kuyu başına kırk akıllıyı toplamayı sağlamış, ülkeyi kendine baktırmayı başarmış görünüyor.
Sizler ne düşünüyorsunuz? Buyurun yoruma...
Siz "MASKE KİMSİN SEN" hakkında ne düşünüyorsunuz? Beğendiniz mi? Kaldırılsın mı diyorsunuz?
YanıtlaSil