Gelgitlerim var benim ..gelipte gitmeyen.
Hüzünlerim var belirsizliklerim var ..
Cevaplarını bulamadığım sorularım..Canımı yakan cevaplarım var.
Gidipte dönmeyenlerim ..Gelipte beni bulamayanlarım var.
Aradığım ben var. ..Masumiyetlerim.. saflığım ..günahlarım..sevdiğim hatalarım var
Tabuta sıkışmış günahkar gibi..
elleri bağlanmış yazarlar gibi..
dilleri tutulmuş şahitler gibiyim.
Yorgunum , kırgınım , kızgınım.
Neye kime bilmiyorum . her şeyden ve herkesten önce kendime olduğu kesin.
Upuzun bir yolculuğa çıkmak istiyor bedenım ..hiç bilmediğim yerlerde hiç tanımadığım çocukların zifiri karalık kapkara gözlerinde sanki aradığım huzur.
Aslında biliyorum nereye gitsem yakamı bırakmayacak bu doğru olma doğru kalma içgüdüsü ..her zamanki gibi ayaklarıma dolanacak bir yerlere gitmeme mani olacaktı biliyorum…
gitsemde ayağıma takılan dost çelmesi gibi en çokta canımı yine kendim yakacaktım biliyorum.
Oysa ne çok isterdim saate bakmadan günün zamanlamasına güneşle karar verip akşamüzeri tümn hüzünlerimi günbatımıyla unutmayı..
Agustos gününde Zemheri ayazlarda üşüyüşlerimi unutmayı..
Çokbilmişliğimi..bilememişliğimi..telaşımı yorgunluklarımı paylaşmayı..
O kızıllıkta hafızamı kaybetmişçesine hayatı unutmuş olmayı ne çok dilerdim.
Ya da kalmalı mı..?
Kalmak mı cesurcaydı gitmek mi hiç bilmiyorum.
Düşünmeli bunu..
Bunca yorgunluğa değecek umut dolu bir gülüş gitmedende bulunabilirmiydi ?
Kalmak mı ceza gitmek mi..
Düşünmemeli hiç.
Dev bir enkaz bırakmadan ,
Bırakılan enkazların altında kalmadan
Bir bir karahindiba gibi taşlarda yeşermeyi becerebilmeyi öğrenmeli beklide..
Yaşamak için kimsenin merhametine ihtiyaç duymadan..
Bir çift göze sula beni diye yalvarmayı bile düşünmeden..
Birilerinin en sevdiği çiçek olmayı umut etmeden ..
Sıradanlığın keyfinin ve gücünün farkında olarak yaşamayı bilmeli..
Ve bunun dışında hiçbirşeyi fark etmemeli.