SURİYELİLER NE OLACAK? REFERANDUM

0

 İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün 27 Aralık 2018 tarihi itibariyle Türkiye’deki biyometrik verileriyle kayıt altına alınan GEÇİCİ korunma altında olan Suriyelilerin sayısı 5 Ekim 2018 tarihinde 3 milyon 577 bin 752 iken 27 Aralık 2018 tarihine kadar 44 bin 614 kişi artarak 3 milyon 622 bin 366’ya ulaştı.

 

Bu kişilerin 1 milyon 965 bin 521’i erkeklerden1 milyon 656 bin 845’i ise kadınlardan oluşuyor. Düzce 'de ise bu rakam % 0.17 ye ulaştı.

 

Yanı başımızda yaşanan bir savaş sonrası ülkemize sığınmacı olarak gelen Suriyelileri önce İNSAN sonra MÜSLÜMAN TÜRK milleti olmanın gereği olarak memleketimize kabul ettik. Kucak açtık. Aslında caminin içi varken dışına haramdı aslında ama biz Türk’tük. Bize bu yakışır dedik. Yakışanı da yaptık.

 

İlk başlarda her şey güzeldi. Gönlümüz mutmain, vicdanlarımız rahat. Biz Anadolu'yduk. Bu topraklar kimlere kucak açmadı ki? Vaktiyle Bulgaristan’dan gelen Bulgar Türk'lerine,  Kafkasya sürgününe ANA olan bu vatan kendini VATAN bileni her zaman bağrına bastı. Uyum sorunu yaşanmadı çünkü aynı kandık.

 

Sınırımızda bir kavga, bir savaş varken kavgayı durdurmaya çalışma, sen kavgaya karışma taraf olma diyecek kadar acımasız olamazdık.

 

Diktiği bir çiçeğin açtığını göremeyen bir kadın, abisinin ölümüne şahitlik etmiş bir delikanlı olduğunun bilincini taşıdık başlarda.

 

Böyle bir durumda kendini koruyamayacak olanları muhafaza altına almak ama kavga yatıştığında muhafaza altına aldıklarını da geri göndermek gerektiği bilinciyle "Güçlü Devlet" olma politikası ile hareket ettik.

 

Savaş anında aceleye gelen bu kucak açma aslında Güneydoğu bölgesinde bir köy, belde veya yapılaşma alanı kurmadığımız için tüm Türkiye 'ye dağıtılan bir yerleştirmeyle savaş sonrasında iade fikrinin aşılamadığımız için GEÇİCİ KORUNMA algısını Suriyeliler hiç hissetmedi.

 

Bu karışıklıktan nemalanan mülteci dernekler ve mülteciler için yapılan projeler ile farklı bir kazanım kapısını oluşturanlar,  evlerini yüksek fiyatla Suriyelilere kiraya verenler ve ucuz ücretlerle Suriyeli işçi çalıştıran patronlar hariç kimse istemedi. Biz Suriyelileri sevemedik. Onlarda bizi sevmedi.

 

Hiçbir ‘merhaba’mız yok, varlıkları onaylanmamış bir millet olmanın içsel yarasıyla aramızdalar. Konuşmadan, selamlaşmadan birlikte yaşıyoruz.

 

Bir Bulgar göçmeni gibi "samimi" değil, bir Kafkas göçmeni gibi "vefalı" değil. Kan uyuşması olmuş gibi ama dokular uyuşmamış. Bu organ nakli tutmaz. Türkiye Suriyelilere VATAN olmaz.

 

Ülke gündemi yoğundur lakin karşılaştığınız sorunların içinde "Suriyeliler ne olacak " sorusu en ciddi sorundur.

 

Nacizane fikrim, ekonomik olarak içinden geçtiğimiz durağanlığın taşıyamayacağı bu uzun süreçli misafirliğin son bulması için radikal karar alınmalı, en iyi ihtimalle referanduma gidilerek karar verilmesi sağlanmalıdır.

   

Evet, "Biz TÜRKİYE'YİZ"

 

Güçlü Devlet olmak öncelikle kendi vatandaşının refahını yüksek tutmaktır. İnsanlık adına yapılması gereken yapılmıştır. Caminin içi varken dışı haramdır.

 

İade -i misafir zamanıdır ki bu iade-i misafir, kendi vatandaşının gözünde itibar kazandırır.

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)